fussilet suresi 30 36 ayetleri meali
Fussilet Süresi Meali (türkçe anlamı) Hoca 41-FUSSILET Adını, 3. âyette geçen "fussılet" kelimesinden almıştır. Secde, Hâ, Mîm ve Mesâbih adları ile de anılan bu sûre, Mekke’de inmiştir. 54 (ellidört) âyettir. Rahmân ve Rahîm (olan) Allah’ın adıyla. 1. Hâ. Mîm. 2. (Kur’an) rahmân ve rahîm olan Allah katından
Ramazan, insanın hayatında hayırlara vesile olan bereketli bir aydır. Fert ramazanın kendine has manevi havasını teneffüs ettiğinde diğer aylarda bulmakta güçlük çektiği huzuru iç dünyasında bulur. Oruç tutarken nefsine güç yetirebildiğinin farkına varır, iradesini güçlendirmenin manevi coşkusunu bütün benliğinde hisseder. Af ve mağfiret ayı olan ramazan ayında
Günümüzdebizler Kur’an dan habersiz, din adına öyle şeylere inanıyoruz ki, bunu akılla, mantıkla, Kur’an ile izah etmek mümkün değil. İçimize fitne sokan,
FUSSİLETSuresi 30-38 Arapçasını ve Türkçe basitleştirilmiş okunuş metnini, sayfanın hatim bölümünde görüntüleyebilirsiniz. / Kur'an Dinle & Kur'an Oku Kuran dinlemek için bir hafız seçiniz
FUSSİLET SURESİ (1) Ha, Mim. (2) Bu Kitab, Rahman ve Rahim olan Allah katından indirilmiştir. (3) Bilen bir toplum için ayetleri açıklanmış; arapça okunan bir
Les Sites De Rencontre Gratuit Pour Mariage.
41/FUSSİLET-1 Hâ mîm1. Hâ Mîm. 41/FUSSİLET-2 Tenzîlun miner rahmânir rahîmrahîmi2. Bu Kur’an, Rahmân ve Rahîm olan Allah’tan indirilmedir. 41/FUSSİLET-3 Kitâbun fussilet âyâtuhu kur’ânen arabiyyen li kavmin ya’lemûnya’lemûne3. Bu, bilen bir toplum için Arapça bir Kur’an olarak âyetleri genişçe açıklanmış bir kitaptır. 41/FUSSİLET-4 Beşîren ve nezîrânezîren, fe a’rada ekseruhum fehum lâ yesmeûnyesmeûne4. Müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderilmiştir. Fakat onların çoğu yüz çevirmiştir. Artık onlar işitmezler. 41/FUSSİLET-5 Ve kâlû kulûbunâ fî ekinnetin mimmâ ted’ûnâ ileyhi ve fî âzâninâ vakrun ve min beyninâ ve beynike hicâbun fa’mel innenâ âmilûnâmilûne5. Dediler ki “Ey Muhammed! Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimiz örtüler içerisindedir. Kulaklarımızda bir ağırlık, seninle bizim aramızda da bir perde vardır. O hâlde sen istediğini yap, şüphesiz biz de istediğimizi yapacağız.” 41/FUSSİLET-6 Kul innemâ ene beşerun mislukum yûhâ ileyye ennemâ ilâhukum ilâhun vâhidun festekîmû ileyhi vestagfirûhvestagfirûhu, ve veylun lil muşrikînmuşrikîne6. De ki “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Fakat bana ilâhınızın yalnızca bir tek ilâh olduğu vahyediliyor. Artık O’na yönelin ve O’ndan bağışlanma dileyin. Allah’a ortak koşanların vay hâline!” 41/FUSSİLET-7 Ellezîne lâ yû’tûnez zekâte ve hum bil âhireti hum kâfirûnkâfirûne7. Onlar zekâtı vermeyen kimselerdir. Onlar ahireti de inkâr ederler. 41/FUSSİLET-8 İnnellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti lehum ecrun gayru memnûnmemnûnin8. Şüphesiz iman edip salih ameller işleyenler için ise kesintisiz bir mükâfat vardır. 41/FUSSİLET-9 Kul e innekum le tekfurûne billezî halakal arda fî yevmeyni ve tec’alûne lehû endâdâendâden, zâlike rabbul âlemînâlemîne9. De ki “Siz mi yeri iki günde iki evrede yaratanı inkâr ediyor ve O’na ortaklar koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir.” 41/FUSSİLET-10 Ve ceale fîhâ revâsiye min fevkıhâ ve bâreke fîhâ ve kaddere fîhâ akvâtehâ fî erbeati eyyâmeyyâmin, sevâen lis sâilînsâilîne10. O, dört gün içinde dört evrede, yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti. 41/FUSSİLET-11 Summestevâ iles semâi ve hiye duhânun fe kâle lehâ ve lil ardı’tiyâ tav’an ev kerhâkerhen, kâletâ eteynâ tâiîntâiîne11. Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, “İsteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. İkisi de, “İsteyerek geldik” dediler. 41/FUSSİLET-12 Fe kadâhunne seb’a semâvâtin fî yevmeyni ve evhâ fî kulli semâin emrehâ ve zeyyennes semâed dunyâ bi mesâbîha ve hıfzâhıfzen, zâlike takdîrul azîzil alîmalîmi12. Böylece onları, iki günde iki evrede yedi gök olarak yarattı ve her göğe kendi işini bildirdi. En yakın göğü kandillerle süsledik ve onu koruduk. İşte bu, mutlak güç sahibi ve hakkıyla bilen Allah’ın takdiridir. 41/FUSSİLET-13 Fe in a’radû fe kul enzertukum sâıkaten misle sâıkati âdin ve semûdsemûde13. Eğer yüz çevirirlerse, onlara de ki “Ben sizi Âd ve Semûd kavimlerini çarpan yıldırım gibi bir yıldırıma karşı uyardım.” 41/FUSSİLET-14 İz câethumur rusulu min beyni eydîhim ve min halfihim ellâ ta’budû illallâhillallâhe, kâlû lev şâe rabbunâ le enzele melâiketen fe innâ bimâ ursiltum bihî kâfirûnkâfirûne14. Hani onlara peygamberler önlerinden ve arkalarından gelmiş, “Allah’tan başkasına ibadet etmeyin” demişler, onlar da, “Eğer Rabbimiz dileseydi Peygamber olarak melekler indirirdi. Bu sebeple, biz sizinle gönderilenleri inkâr ediyoruz” demişlerdi. 41/FUSSİLET-15 Fe emmâ âdun festekberû fîl ardı bi gayril hakkı ve kâlû men eşeddu minnâ kuvvehkuvveten, e ve lem yerev ennellâhellezî halakahum huve eşeddu minhum kuvvehkuvveten ve kânû bi âyâtinâ yechadûnyechadûne15. Âd kavmi ise yeryüzünde haksız olarak büyüklük taslamış, “Bizden daha güçlü kim var?” demişlerdi. Onlar, kendilerini yaratan Allah’ın onlardan daha güçlü olduğunu görmediler mi? Onlar bizim âyetlerimizi inkâr ediyorlardı. 41/FUSSİLET-16 Fe erselnâ aleyhim rîhan sarsaran fî eyyâmin nahisâtin li nuzîkahum azâbel hizyi fîl hayâtid dunyâ, ve le azâbul âhireti ahzâ ve hum lâ yunsarûnyunsarûne16. Biz de onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için o mutsuz kara günlerde üzerlerine dondurucu bir rüzgâr gönderdik. Ahiret azâbı elbette daha rezil edicidir. Onlara yardım da edilmez. 41/FUSSİLET-17 Ve emmâ semûdu fe hedeynâhum festehabbûl amâ alel hudâ fe ehazethum sâıkatul azâbil hûni bimâ kânû yeksibûnyeksibûne17. Semûd kavmine gelince, biz onlara doğru yolu göstermiştik. Ama onlar körlüğü hidayete tercih etmişler ve yaptıklarına karşılık, alçaltıcı azap yıldırımı onları çarpmıştı. 41/FUSSİLET-18 Ve necceynellezîne âmenû ve kânû yettekûnyettekûne18. İnananları ve Allah’a karşı gelmekten sakınanları kurtardık. 41/FUSSİLET-19 Ve yevme yuhşeru a’dâullâhi ilen nâri fe hum yûzeûnyûzeûne19. Allah’ın düşmanlarının, toplanıp yığın yığın cehenneme sevk edilecekleri günü hatırla! 41/FUSSİLET-20 Hattâ izâ mâ câûhâ şehide aleyhim sem’uhum ve ebsâruhum ve culûduhum bimâ kânû ya’melûnya’melûne20. Nihayet cehenneme vardıklarında, kulakları, gözleri ve derileri, yapmış oldukları işler hakkında, kendileri aleyhine şahitlik ederler. 41/FUSSİLET-21 Ve kâlû li culûdihim lime şehidtum aleynâ, kâlû entakanallâhullezî entaka kulle şey’in ve huve halakakum evvele merretin ve ileyhi turceûnturceûne21. Onlar derilerine, “Niçin aleyhimize şâhitlik ettiniz?” derler. Derileri de der ki; “Bizi her şeyi konuşturan Allah konuşturdu. İlk defa sizi O yaratmıştı ve yine yalnızca O’na döndürülüyorsunuz.” 41/FUSSİLET-22 Ve mâ kuntum testetirûne en yeşhede aleykum sem’ukum ve lâ ebsârukum ve lâ culûdukum ve lâkin zanentum ennellâhe lâ ya’lemu kesîren mimmâ ta’melûnta’melûne22. “Siz günahları işlerken kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin, aleyhinize şâhitlik etmesinden sakınmıyordunuz. Lâkin, yaptıklarınızın çoğunu Allah’ın bilmediğini sanıyordunuz.” 41/FUSSİLET-23 Ve zâlikum zannukumullezî zanentum bi rabbikum erdâkum fe asbahtum minel hâsirînhâsirîne23. “İşte bu sizin, Rabbiniz hakkında beslediğiniz zannınızdır. O, sizi mahvetti de ziyâna uğrayanlardan oldunuz.” 41/FUSSİLET-24 Fe in yasbirû fen nâru mesven lehum ve in yesta’tibû fe mâ hum minel mu’tebînmu’tebîne24. Şimdi eğer dayanabilirlerse, artık cehennem onların yeridir! Eğer Allah’ın rızasını kazandıracak amelleri işlemeye izin isteseler, onlara izin verilmez. 41/FUSSİLET-25 Ve kayyadnâ lehum kurenâe fe zeyyenû lehum mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum ve hakka aleyhimul kavlu fî umemin kad halet min kablihim minel cinni vel insinsi, innehum kânû hâsirînhâsirîne25. Biz onların başına birtakım arkadaşlar sardık da bu arkadaşlar onlara geçmişlerini ve geleceklerini süslü gösterdiler. Böylece kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin ve insan toplulukları ile ilgili o söz azap, onlar için de gerçekleşti. Çünkü onlar ziyana uğrayanlardı. 41/FUSSİLET-26 Ve kâlellezîne keferû lâ tesmeû li hâzel kur’âni velgav fîhi leallekum taglibûntaglibûne26. İnkâr edenler dediler ki “Bu Kur’an’ı dinlemeyin. Baskın çıkmak için o okunurken yaygara koparın.” 41/FUSSİLET-27 Fe le nuzîkannellezîne keferû azâben şedîden ve le necziyennehum esveellezî kânû ya’melûnya’melûne27. İnkâr edenlere mutlaka şiddetli bir azabı tattıracağız ve onları yaptıklarının en kötüsü ile cezalandıracağız. 41/FUSSİLET-28 Zâlike cezâu a’dâillâhin nârnârun, lehum fîhâ dârul huldhuldi, cezâen bimâkânû bi âyâtinâ yechadûnyechadûne28. İşte böyle, Allah düşmanlarının cezası ateştir. Âyetlerimizi inkâr etmelerinin cezası olarak orada onlar için ebedîlik yurdu vardır. 41/FUSSİLET-29 Ve kâlellezîne keferû rabbenâ erinellezeyni edallânâ minel cinni vel insi nec’al humâ tahte akdâminâ li yekûnâ minel esfelînesfelîne29. Ateşe giren inkârcılar şöyle derler “Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan bizi saptıranları bize göster de onları ayaklarımızın altına alalım ki en aşağılıklardan olsunlar.” 41/FUSSİLET-30 İnnellezîne kâlû rabbunâllâhu summestekâmû tetenezzelu aleyhimul melâiketu ellâ tehâfû ve lâ tahzenû ve ebşirû bil cennetilletî kuntum tûadûntûadûne30. Şüphesiz “Rabbimiz Allah’tır” deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki “Korkmayın, üzülmeyin, size dünyada iken va’dedilmekte olan cennetle sevinin!” 41/FUSSİLET-31 Nahnu evliyâukum fîl hayâtid dunyâ ve fîl âhirehâhireti, ve lekum fîhâ mâ teştehî enfusukum ve lekum fîhâ mâ teddeûnteddeûne31,32. “Biz dünya hayatında da âhirette de sizin dostlarınızız. Çok bağışlayan ve çok merhametli olan Allah’tan bir ağırlama olarak, orada canlarınızın çektiği her şey var, istediğiniz her şey orada sizin için var.” 41/FUSSİLET-32 Nuzulen min gafûrin rahîmrahîmin31,32. “Biz dünya hayatında da âhirette de sizin dostlarınızız. Çok bağışlayan ve çok merhametli olan Allah’tan bir ağırlama olarak, orada canlarınızın çektiği her şey var, istediğiniz her şey orada sizin için var.” 41/FUSSİLET-33 Ve men ahsenu kavlen mimmen deâ ilâllâhi ve amile sâlihan ve kâle innenî minel muslimînmuslimîne33. Allah’a çağıran, salih amel işleyen ve “Kuşkusuz ben müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kimdir? 41/FUSSİLET-34 Ve lâ testevîl hasenetu ve les seyyiehseyyietu, idfa’ billetî hiye ahsenu fe izellezî beyneke ve beynehu adâvetun ke ennehu veliyyun hamîmhamîmun34. İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir. 41/FUSSİLET-35 Ve mâ yulakkâhâ illellezîne saberû, ve mâ yulakkâhâ illâ zû hazzın azîmazîmin35. Bu güzel davranışa ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak hayırdan ve olgunluktan büyük payı olanlar kavuşturulur. 41/FUSSİLET-36 Ve immâ yenzeganneke mineş şeytâni nezgun festeız billâhbillâhi, innehu huves semîul alîmalîmu36. Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. 41/FUSSİLET-37 Ve min âyâtihil leylu ven nehâru veş şemsu vel kamerkameru, lâ tescudû liş şemsi ve lâ lil kameri vescudû lillâhillezî halakahunne in kuntum iyyâhu ta’budûnta’budûne. SECDE ÂYETİ37. Gece, gündüz, güneş ve ay Allah’ın varlığının delillerindendir. Güneşe ve aya secde etmeyin. Eğer gerçekten Allah’a kulluk ediyorsanız, onları yaratan Allah’a secde edin. 41/FUSSİLET-38 Fe inistekberû fellezîne inde rabbike yusebbihûne lehu bil leyli ven nehâri ve hum lâ yes’emûnyes’emûne38. Eğer onlar büyüklük taslarlarsa, bilsinler ki Rabbinin yanında bulunanlar melekler, gece gündüz hiç usanmadan O’nu tespih ederler. 41/FUSSİLET-39 Ve min âyâtihî enneke terel arda hâşiaten fe izâ enzelnâ aleyhel mâehtezzet ve rebet, innellezî ahyâhâ le muhyîl mevtâ, innehu alâ kulli şey’in kadîrkadîrun39. Allah’ın varlığının delillerinden biri de şudur Sen yeryüzünü boynu bükük kupkuru görürsün. Onun üzerine yağmuru indirdiğimiz zaman kıpırdar kabarır. Şüphesiz ki, onu dirilten, elbette ölüleri de diriltir. Şüphesiz O, her şeye gücü hakkıyla yetendir. 41/FUSSİLET-40 İnnellezîne yulhıdûne fî âyâtinâ lâ yahfevne aleynâ, e fe men yulkâ fîn nâri hayrun em men ye’tî âminen yevmel kıyâmehkıyâmeti, i’melû mâ şi’tum innehu bimâ ta’melûne basîrbasîrun40. Âyetlerimiz konusunda yalanlama amacıyla doğruluktan sapanlar bize gizli kalmaz. O hâlde kıyamet gününde ateşe atılan mı, yoksa güven içinde gelen kimse mi daha iyidir? Dilediğinizi yapın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir. 41/FUSSİLET-41 İnnellezîne keferû biz zikri lemmâ câehum, ve innehu le kitâbun azîzazîzun41. Kur’an kendilerine geldiğinde onu inkâr edenler mutlaka cezalarını göreceklerdir. Şüphesiz o, çok değerli ve sağlam bir kitaptır. 41/FUSSİLET-42 Lâ ye’tîhil bâtılu min beyni yedeyhi ve lâ min halfihhalfihî, tenzîlun min hakîmin hamîdhamîdin42. Ona ne önünden ne de ardından batıl gelemez. O, hüküm ve hikmet sahibi, övülmeye lâyık olan Allah tarafından indirilmiştir. 41/FUSSİLET-43 Mâ yukâlu leke illâ mâ kad kîle lir rusuli min kablikkablike, inne rabbeke le zû magfiretin ve zû ikâbin elîmelîmin43. Sana ancak, senden önceki peygamberlere söylenenler söylenmektedir. Hiç şüphesiz senin Rabbin hem bağışlama sahibidir, hem de elem dolu bir azap sahibidir. 41/FUSSİLET-44 Ve lev cealnâhu kur’ânen a’cemiyyen le kâlû lev lâ fussilet âyâtuhâyâtuhu, e a’cemiyyun ve arabîyarabîyyun, kul huve lillezîne âmenû huden ve şifâun, vellezîne lâ yû’minûne fî âzânihim vakrun ve hûve aleyhim amâamen, ulâike yunâdevne min mekânin baîdbaîdin44. Eğer biz onu başka dilde bir Kur’an yapsaydık onlar mutlaka, “Onun âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Başka dilde bir kitap ve Arap bir peygamber öyle mi?” derlerdi. De ki “O, inananlar için bir hidayet ve şifâdır. İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur’an onlara kapalı ve anlaşılmaz gelir. Sanki onlara uzak bir yerden sesleniliyor da anlamıyorlar.” 41/FUSSİLET-45 Ve lekad âteynâ mûsel kitâbe fahtulife fîhfîhi, ve lev lâ kelimetun sebekat min rabbike le kudıye beynehum, ve innehum lefî şekkin minhu murîbmurîbin45. Andolsun! Biz, Mûsâ’ya Kitab’ı Tevrat’ı vermiştik de, onda ayrılığa düşmüşlerdi. Eğer azabın ertelenmesi ile ilgili olarak ezelde Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında derhal hüküm verilirdi. Şüphesiz onlar Kur’an hakkında derin bir şüphe içindedirler. 41/FUSSİLET-46 Men amile sâlihan fe li nefsihî ve men esâe fe aleyhâ, ve mâ rabbuke bi zallâmin lil abîdabîdi46. Kim iyi bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Rabbin, kullara zerre kadar zulmedici değildir. 41/FUSSİLET-47 İleyhi yureddu ilmus sâahsâati, ve mâ tahrucu min semerâtinmin ekmâmihâ ve mâ tahmilu min unsâ ve lâ tedau illâ bi ilmihilmihî, ve yevme yunâdîhim eyne şurekâî kâlû âzennâke mâ minnâ min şehîdşehîdin47. Kıyametin ne zaman kopacağına ilişkin bilgi O’na havale edilir. Meyveler tomurcuklarından ancak O’nun bilgisi altında çıkar, dişi ancak O’nun bilgisi altında hamile kalır ve doğurur. Allah onlara, “Nerede bana ortak koştuklarınız?” diye seslendiği gün şöyle derler “Sana arz ederiz ki, içimizden onları gören hiçbir kimse yok.” 41/FUSSİLET-48 Ve dalle anhum mâ kânû yed’ûne min kablu ve zannû mâ lehum min mahîsmahîsın48. Daha önce yalvardıkları tanrılar onları yüzüstü bırakıp uzaklaşmıştır. Kendileri için kaçacak bir yer olmadığını anlamışlardır. 41/FUSSİLET-49 Lâ yes’emul insânu min duâil hayri ve in messehuş şerru fe yeûsun kanûtkanûtun49. İnsan, hayır mal, mülk, genişlik istemekten usanmaz. Fakat başına bir kötülük gelince umutsuzluğa düşer, yıkılır. 41/FUSSİLET-50 Ve le in ezaknâhu rahmeten minnâ min ba’di darrâe messethu le yekûlenne hâzâ lî ve mâ ezunnus sâate kâimeten ve le in ruci’tu ilâ rabbî inne lî indehu lel husnâ, fe le nunebbiennellezîne keferû bimâ amilû ve le nuzîkannehum min azâbin galîzgalîzin50. Andolsun! Başına gelen bir zarardan sonra kendisine tarafımızdan bir rahmet tattırsak mutlaka “Bu benim hakkımdır, Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Andolsun, Rabbime döndürülürsem, şüphesiz O’nun yanında benim için daha güzel şeyler vardır” der. Andolsun, biz inkâr edenlere yaptıklarını mutlaka haber vereceğiz ve andolsun, onlara mutlaka ağır azaptan tattıracağız. 41/FUSSİLET-51 Ve izâ en’amnâ alel insâni a’rada ve neâ bi cânibihcânibihî, ve izâ messehuş şerru fe zû duâin arîdarîdın51. İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirir ve yan çizer. Başına bir kötülük gelince de yalvarmaya koyulur. 41/FUSSİLET-52 Kul e reeytum in kâne min indillâhi summe kefertum bihî men edallu mimmen huve fî şikâkın baîdbaîdin52. De ki “Ne dersiniz? Eğer o Kur’an Allah katından olup da siz de onu inkâr etmişseniz, o zaman derin bir ayrılık içinde bulunan kimseden daha sapık kim olabilir?” 41/FUSSİLET-53 Se nurîhim âyâtinâ fîl âfâkı ve fî enfusihim hattâ yetebeyyene lehum ennehul hakkhakku, e ve lem yekfi bi rabbike ennehu alâ kulli şey’in şehîdşehîdun53. Varlığımızın delillerini, kâinattaki uçsuz bucaksız ufuklarda ve kendi nefislerinde onlara göstereceğiz ki, o Kur’an’ın gerçek olduğu onlara iyice belli olsun. Rabbinin, her şeye şâhit olması yetmez mi? 41/FUSSİLET-54 E lâ innehum fî miryetin min likâi rabbihim, e lâ innehu bi kulli şey’in muhîtmuhîtun54. İyi bilin ki, onlar Rablerine kavuşma konusunda şüphe içindedirler. İyi bilin ki, O, her şeyi kuşatandır.
❬ Önceki Sonraki ❭ Your browser doesn’t support HTML5 audio وَإِمَّا يَنزَغَنَّكَ مِنَ ٱلشَّيْطَٰنِ نَزْغٌ فَٱسْتَعِذْ بِٱللَّهِ ۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلْعَلِيمُ Ve immâ yenzeganneke mineş şeytâni nezgun festeız billâhbillâhi, innehu huves semîul alîmalîmu. Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. Türkçesi Kökü Arapçası ve eğer وَإِمَّا seni dürtecek olursa ن ز غ يَنْزَغَنَّكَ -dan مِنَ şeytan- ش ط ن الشَّيْطَانِ kötü bir düşünce ن ز غ نَزْغٌ hemen sığın ع و ذ فَاسْتَعِذْ Allah’a بِاللَّهِ çünkü O إِنَّهُ O هُوَ işitendir س م ع السَّمِيعُ bilendir ع ل م الْعَلِيمُ Diyanet İşleri Başkanlığı Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. Diyanet Vakfı Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah´a sığın. Çünkü O, işiten, bilendir. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Şayet seni şeytandan gelen bir dürtüş dürtecek olursa, hemen Allah´a sığın! O´dur ancak işiten, bilen. Elmalılı Hamdi Yazır Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa hemen Allah´a sığın. Çünkü O her şeyi işitir ve bilir. Ali Fikri Yavuz Eğer seni şeytandan bir dürtüş dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın; çünkü O’dur ancak işiten, bilen... Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Şayed seni Şeytandan bir dürtüş dürtecek olursa hemen Allaha sığın istiaze et çünkü odur ancak işiden bilen Fizilal-il Kuran Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah´a sığın. Çünkü O, işiten ve bilendir. Hasan Basri Çantay Eğer seni şeytandan bir dürtüş fitlerse hemen Allaha sığın. Çünkü O, senin sığındığını bizzat hakkıyle işiden, niyyetini, salâhını çok iyi bilendir. İbni Kesir Şeytan, seni bir vesvese ile dürtecek olursa; Allah´a sığın. Doğrusu O; Semi, Alim olanın kendisidir. Ömer Nasuhi Bilmen Ve şayet seni şeytan tarafından bir vesvese bu afkârâne muameleden çevirmek isterse hemen Allah´a sığın. Şüphe yok ki, O´dur her şeyi bihakkın işiten, bilen O´dur. Tefhim-ul Kuran Şayet sana şeytandan bir kışkırtma gelecek olursa, hemen Allah´a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir?
❬ Önceki Sonraki ❭ وَإِمَّا يَنزَغَنَّكَ مِنَ ٱلشَّيْطَٰنِ نَزْغٌ فَٱسْتَعِذْ بِٱللَّهِ ۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلْعَلِيمُ Ve immâ yenzeganneke mineş şeytâni nezgun festeız billâhbillâhi, innehu huves semîul alîmalîmu. Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. Türkçesi Kökü Arapçası ve eğer وَإِمَّا seni dürtecek olursa ن ز غ يَنْزَغَنَّكَ -dan مِنَ şeytan- ش ط ن الشَّيْطَانِ kötü bir düşünce ن ز غ نَزْغٌ hemen sığın ع و ذ فَاسْتَعِذْ Allah’a بِاللَّهِ çünkü O إِنَّهُ O هُوَ işitendir س م ع السَّمِيعُ bilendir ع ل م الْعَلِيمُ Diyanet İşleri Başkanlığı Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. Diyanet Vakfı Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah´a sığın. Çünkü O, işiten, bilendir. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Şayet seni şeytandan gelen bir dürtüş dürtecek olursa, hemen Allah´a sığın! O´dur ancak işiten, bilen. Elmalılı Hamdi Yazır Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa hemen Allah´a sığın. Çünkü O her şeyi işitir ve bilir. Ali Fikri Yavuz Eğer seni şeytandan bir dürtüş dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın; çünkü O’dur ancak işiten, bilen... Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Şayed seni Şeytandan bir dürtüş dürtecek olursa hemen Allaha sığın istiaze et çünkü odur ancak işiden bilen Fizilal-il Kuran Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah´a sığın. Çünkü O, işiten ve bilendir. Hasan Basri Çantay Eğer seni şeytandan bir dürtüş fitlerse hemen Allaha sığın. Çünkü O, senin sığındığını bizzat hakkıyle işiden, niyyetini, salâhını çok iyi bilendir. İbni Kesir Şeytan, seni bir vesvese ile dürtecek olursa; Allah´a sığın. Doğrusu O; Semi, Alim olanın kendisidir. Ömer Nasuhi Bilmen Ve şayet seni şeytan tarafından bir vesvese bu afkârâne muameleden çevirmek isterse hemen Allah´a sığın. Şüphe yok ki, O´dur her şeyi bihakkın işiten, bilen O´dur. Tefhim-ul Kuran Şayet sana şeytandan bir kışkırtma gelecek olursa, hemen Allah´a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir? Warning includeturkce/bil/ Failed to open stream No such file or directory in C\inetpub\vhosts\ on line 27 Warning include Failed opening 'turkce/bil/ for inclusion include_path='.;.\includes;.\pear' in C\inetpub\vhosts\ on line 27
Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. İnne-lleżîne kâlû rabbunaAllâhu śümme-stekâmû tetenezzelu aleyhimu-lmelâ-iketu ellâ teḣâfû velâ tahzenû ve ebşirû bilcenneti-lletî kuntum tû’adûneGerçekten de, Rabbimiz Allah'tır dedikten sonra da dosdoğru hareket edenlere melekler indiririz de sakın korkmayın ve mahzun olmayın ve müjdelenin, sevinin size vaadedilen cennetle deriz. Şüphesiz "Bizim Rabbimiz Allah’tır" deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlara gelince; işte onların üzerine hayatları boyunca ve ölüm anında teselli ve teskin edici melekler sürekli inecek ve "Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size va’ad olunan cennetle müjdelenip sevinin" Rabbimiz Allah'tır dedikten sonra da, dosdoğru hareket edenlere melekler indiririz de melekler onlara şöyle derler “Korkmayın ve üzülmeyin. İşte buyurun! Size vaadedilmiş olan cennetle müjdelenin ve sevinin.“Rabbimiz Allah'tır" diyenlerin, ardından Allah'a giden doğru muhkem ve güvenli yolu takip edip itaatte daim olanların üzerlerine sık sık melekler iner. “Öbür âlemdeki hayatınızdan, hesabınızdan korkmayın, geride bırakacaklarınızdan dolayı üzülmeyin, hüzünlenmeyin. Size va'dolunan cennet dolayısıyla sevinin.""Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra dosdoğru olanların üzerine melekler inerler ve derler ki "Korkmayın, üzülmeyin ve vadedilmekte olduğunuz cennetle 'Rabbimiz Allah'tır' deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar yok mu; onların üzerine melekler iner ve der ki 'Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin.'Gerçekten “- Rabbimiz Allah'dır.” deyib de sonra sebat gösterenler ve salih amel işliyenler var ya, onların üzerine ölüm anında veya dehşet halinde “- Korkmayın, mahzun olmayın. Vaad olunduğunuz cennetle neşelenin.” diye melekler şüphesiz, “Rabbimiz Allah’tır” diyen, sonra istikametli bir hayat yaşayanların üzerine melekler iner. Onlara “Korkmayın, üzülmeyin, size vaadedilen Cennet ile müjdelenin!” derler.“Rabbimiz Allah'tır” diyen ve sonra da doğruluktan ayrılmayanlara gelince, onların üzerine sık sık melekler iner ve şöyle der “Korkmayınız ve üzülmeyiniz, size vaad olunan cennetle sevininiz!”[511][511] İstikamet sahibi olmanın kazanımları hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XVII, 124-129.Tanrımız Allahtır» dedikten sonra doğru olan kimselere melekler inerler Korkmayın, kayırmayın size söz verilen cennetle müjdelenin !» derlerŞüphesiz “Rabbimiz Allah'tır” deyip de sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler inecek ve onlara şöyle diyecekler “Korkmayın, üzülmeyin, size vaad edilmiş olan cennetle sevinin!”30,31,32. Lâkin "Bizim rabbimiz Allâh’dır" diyenleri ve Allâh’a istikâmetle teveccüh idenleri melekler ziyâret idecek ve ânlara "Mahzûn olmayınız, size mev’ûd olan cennetden müstefîd olunuz biz dünyâ hayâtında ve âhiretde size velâyete me’mûruz, kalbleriniz ne diler ise, gönlünüz ne arzu ider ise gafûr ve rahîm olan Allâh tarafından size ihsân olunacakdır" "Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra da doğrulukta devam edenler, onları, melekler, ölümleri anında "Korkmayınız, üzülmeyiniz, size söz verilen cennetle sevinin, biz dünya hayatında da, ahirette de size dostuz. Burada, canlarınızın çektiği, umduğunuz şeyler, bağışlayan ve acıyan Allah katından bir ziyafet olarak size sunulur" diyerek inerler.*Şüphesiz “Rabbimiz Allah’tır” deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki “Korkmayın, üzülmeyin, size dünyada iken va’dedilmekte olan cennetle sevinin!”Şüphesiz, Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin! derler. Melekler, âyette vasıfları belirtilen müminlere, zikredilen müjdeleri ölüm sırasında vereceklerdir. Dosdoğru yolda yürümek, imanda sebattır. Bunu Hz.... Devamı.."Rabbimiz ALLAH'tır," dedikten sonra doğru yolu izleyenlerin üzerine melekler iner"Korkmayın, üzülmeyin ve davetli olduğunuz cennetle sevinin.""Rabbimiz Allah'tır" deyip, sonra da doğrulukta devam edenlere gelince, onların üzerine melekler iner ve derler ki "Korkmayın, üzülmeyin, size vaad edilen cennetle sevinin."Haberiniz olsun ki rabbımız Allah» deyipde sonra doğru gidenler yok mu onların üzerlerine şöyle Melekler iner korkmayın, mahzun olmayın va'dolunup durduğunuz Cennet ile neş'eyâb olun“Rabb'imiz Allah'tır.” deyip, dosdoğru olanlara gelince, onlara melekler gelerek “Korkmayın ve üzülmeyin. Söz verildiğiniz Cennet'le sevinin!” derler. Hakıykat Rabbimiz Allahdır» deyib de sonra doğruluğu iltizâm edenler yok mu? Onların üzerlerine Korkmayın, tasalanmayın, va'd olunduğunuz cennetle sevinin» diye diye melekler ki “Rabbimiz Allah'dır” deyip, sonra ihlâs ile dosdoğru olanların üzerineölüm ânında, kabirde ve haşir meydanında “Korkmayın, üzülmeyin ve va'd olunup durduğunuz Cennetle sevinin!” diye melekler iner.11Resûl-i Ekrem asm Fussılet Sûresinin otuzuncu âyetini okuduktan sonra şöyle buyurmuştur “İnsanlar bunu hep söylediler. Ancak sonradan çoğu küfre... Devamı..Şüphesiz ki Rabbimiz Allah’dır deyip de, sonra Allah’ın doğru yolu üzerinde olanların üzerlerine indirilen melekler “Korkmayın, üzülmeyin ve size vaat olunan cennetlerle sevinin” onlar da derler "Bizim çalabımız Allah’tır." Sonra doğruluktan da hiç ayrılmazlar, onlara melekler gönderilecek, bu melekler "Sakın korkmayın, kaygılanmayın, size adanan Cennet’le kıvanın" diyeceklerdir.— Rabbimiz Allah» deyip sonra sebat ve istikamette bulunanlar yok mu, onlara melekler inecekler de şöyle diyecekler — Korkmayın, kaygı çekmeyin, size vaadolunan uçmak ile sevinin,Muhakkak ki “Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra da dosdoğru yolda olanların üzerlerine “Korkmayınız, üzülmeyiniz, size vaat edilen cennetle sevininiz” diyerek melekler “Bizim Rabbimiz Allah'tır” deyip sonra da dosdoğru bir istikamet tutturanlar var ya, onların üzerine melekler iner ve der ki; “Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vaat edilen cennetle müjdelenin.”“Bizim önünde boyun eğeceğimiz biricik efendimiz, yöneticimiz ve Rabb’imiz, Allah’tır!” diyen ve sonra da, bu söyleme uygun dosdoğru bir hayat yaşayan kimselere gelince; onların üzerine öbek öbek rahmet melekleri inecek ve onlara şu ilâhî müjdeyi verecektir “Korkmayın, üzülmeyin; size Allah tarafından söz verilen cennet müjdesiyle sevinin!”“Rabbimiz Allah’tır” diyen, sonra doğru yönde gidenlere gelince; -“Korkmayın! Üzülmeyin! Vaad ediliyor olduğunuz Cennet ile neşelenin!” diye onlara Melekler inmektedir konuk etmektedir / ağırlamaktadır. Melekler ise, " Rabb'imiz Allah " özdeyişiyle yol alanların üzerine arılar gibi üşüşüp derler ki " Hiç korkmayın, üzülmeyin, size vadedilen cennete dünyada yaşarken "Rabbimiz Allah’tır" deyip de Allah’ın yasalarına uyarak doğru yola girenler var ya; onların üzerine hesap günü akın akın melekler iner! Melekler onlara; "Korkmayın, üzülmeyin, size dünyada söz verilen cennetle sevinin!" Şüphesiz ki “Rabbimiz Allah’tır.” deyip sonra doğru yolda olanlara [*] melekler “Korkmayın, üzülmeyin, size vadedilen cennetle [*] sevinin!” diyerek inerler. [*]Benzer mesaj Ahkâf 4613.,Benzer mesajlar Arâf 743; Enbiyâ 21103; Sâd 3854; Kâf 5032.,Meleklerin inmeleriyle ilgili olarak bkz. Meryem 1964; K... Devamı..Şüphesiz, “bizim Rabbimiz Allah’tır” deyip, sonra da dosdoğru yolda sapmadan yürüyenlerin üzerine melekler, zaman zaman iner ve “korkmayın, hüzünlenmeyin ve size vâdedilen cennetle sevinin.” Bu âyetle ilgili olarak; Hz. Ebû Bekir “sözde dosdoğru oldukları gibi yaşayışta da dosdoğru oldular.”, Hz. Ömer “Allaha itaatte dosdoğru olup, til... Devamı..[Fakat,] “Rabbimiz Allah’tır!” diyen ve sebatla doğru yolu izleyenlere gelince, onların üzerine sık sık melekler iner [ve şöyle derler] “Korkmayın ve üzülmeyin, işte alın size vaad edilmiş olan cennet müjdesini!Ama “Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra da dosdoğru olanlara gelince Onlara melekler gelirler – Korkmayın, üzülmeyin, size vaat edilen cennetle sevinin, diye müjde verirler. 46/13-14Öte yandan, “Rabbimiz Allah’tır” diyen, sonra[⁴²⁶⁵] da dosdoğru çizgide yaşama kararlılığı gösterenlere gelince onlara melekler sürekli inerler[⁴²⁶⁶] ve derler ki “Gelecekten dolayı kaygı duymayın, geçmişten dolayı da mahzun olmayın![⁴²⁶⁷] Haydi sevinin size vaad edilmiş olan cennetle![4265] Summe, ancak sahih akide temelinde yükselirse değer kazanan bir hayata delâlet eder. [4266] Nasıl ki kâfirlerin dostu şeytanlarsa 25. âyet... Devamı..Şüphe yok o kimseler ki, Rabbimiz Allah'tır» dediler, sonra da istikamette bulundular, onların üzerlerine melekler ineceklerdir. Korkmayın, ve mahzun olmayın ve size vaad olunmuş olan cennet ile müjdelenin,» diyeceklerdir.“Rabbimiz Allah'tır” deyip sonra da istikamet üzere, doğru yolda yürüyenler yok mu, işte onların yanına melekler inip “Hiç endişe etmeyin, hiç üzülmeyin ve size vâd edilen cennetle sevinin! ” derler. Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra doğru olanların üzerine melekler iner "Korkmayın, üzülmeyin, size söz verilen cennetle sevinin! derler."“Rabbimiz Sahibimiz Allah’tır” deyip doğru davrananlara, melekler inerek şöyle derler “Korkmayın, kaygılanmayın; size söz verilen Cennet’le sevinin”.“Rabbimiz Allah'tır” diyen sonra da dosdoğru olanlara -Korkmayın, üzülmeyin, size vaat edilen cennete sevinin, diye melekler iner.“Rabbimiz Allah'tır” deyip sonra da dosdoğru istikamet üzere olanlara7 ise melekler inerler ve “Korkmayın ve üzülmeyin,” derler. “Size vaad edilen Cennetle sevinin.7 Peygamberimiz buyuruyor ki “Herkes Rabbimiz Allah’tır’ der; sonra da çoğu inkâra sapar. Kim bu söz üzere ölmüşse, istikamet üzere olanlardandır.... Devamı..Şu bir gerçek ki, "Rabbimiz Allah'tır!" deyip sonra hiç şaşmadan yol alanlar üzerine, melekler ha bire iner de şöyle derler "Korkmayın, üzülmeyin! Size vaat edilen cennetle sevinin."bayıķ anlar kim eyittiler “çalabumuz Tañrı’dur”; andan, ŧoġru oldılar iner anlaruñ üzere firişteler ya'nį ölüm vaķŧında kim “ķorķmañ daħı ķayurmañ daħı sevinmeñ uçmaġ-ıla ol kim va'de virinildüñüz”.Taḥḳīḳ ol kişiler eyitdiler Bizüm Tañrımuz Allāhdur, didiler. Andan ṣoñramüstaḳīm oldılar. Anlar üstine melā’ikeler iner. Eydürler Ḳorḳmañuz,daḫı ḳayurmañuz. Daḫı beşāret olsun size ol cennet ki vade “Rəbbimiz Allahdır!” – deyən, sonra da sözündə düz olan kəslərə ölüm ayağında mələklər nazil olub belə deyəcəklər “Qorxmayın və kədərlənməyin! Sizə və’d olunan Cənnətlə sevinin!Lo! those who say Our Lord is Allah, and afterward are upright, the angels descend upon them, saying Fear not nor grieve, but bear good tidings of the paradise which ye are the case of those who say, "Our Lord is Allah., and, further,4499 stand straight and steadfast, the angels descend on them from time to time "Fear ye not!" they suggest, "Nor grieve! but receive the Glad Tidings of the Garden of Bliss, the which ye were promised!4499 The people who succeed in eternal Life are those who recognise and understand the one and only Eternal Reality, that is Allah, and further shape ... Devamı..
fussilet suresi 30 36 ayetleri meali