geçmiş zaman ile ilgili ingilizce hikayeler

Evindenizi gören kocaman bir balkonu varmış. Ali'nin babasının arkadaşının iki çocuğu varmış. Bu konuya bakanlar bunlara da baktı. Mişli geçmiş zaman ile 2 tane cümle. Dili geçmiş zaman ile 2 tane cümle. Geniş zaman ile 2 tane cümle. Şimdiki zaman ile 2 tane cümle. Gelecek zaman ile 2 tane cümle. Simple Past Tense İngilizcegeçmiş zaman (simple past tense) konu anlatımı ana sayfasına gitmek için buraya tıklayın. ⬤ Exercise 1 – İngilizce geçmiş zaman alıştırması. Aşağıdaki İngilizce cümlelerde boşlukları geçmiş zaman (simple past tense) yapısına göre doldurun. Cevapları tutup uygun boşluklara bırakarak soruları cevaplayın. İngilizcegeçmiş zaman ile ilgili hikaye örneği verir misiniz? The waiters working in the restaurant and the customers couldn’t find any sense of Ahmet’s going and leaving two plates of meals to an empty table during lunch times How would they know that they were Ahmet’s present to his mother and father, whom the poverty had finished özne+ fiil (geçmiş zaman formuyla kullanılır) Örnek cümle: I worked today. Negatif cümlelerde ise "did" yardımcı fiili kullanılır ve fiil 1. Haldedir: özne + yardımcı fiil did + not + esas fiil (1. halde). Örnek cümle: I did not work today. Soru cümlesi yaparken de "did" başa gelir ve fiil 1. halde kullanılır: did + özne İngilizceGeçmiş Zaman – Simple Past Tense Simple Past Tense , Türkçedeki geçmiş zaman ın karşılığıdır ve yaygın olarak kullanılır. Simple Past Tense ile cümlelerin nasıl kurulduğuna geçmeden önce simple past tense yani geçmiş zaman hangi durumlarda kullanılır, neleri anlatır kısaca bunları görelim. Les Sites De Rencontre Gratuit Pour Mariage. Basit Geçmiş Zaman – Dilbilgisi Terimleri / Simple Past Tense – Grammatical Terms Dilbilgisi Terimleri isimli konularda İngilizce dil bilgisi kapsamında terim ve tanımları ele alacağız. Aşağıda basit geçmiş zaman simple past tense ile ilgili hazırladığımız konu anlatım ve ilgili örnekleri bulabilirsiniz. The simple past tense yani basit geçmiş zaman geçmişte olmuş bir eylem söz konusu olduğunda kullanılan bir zamandır. Yani söz konusu eylem geçmişte başlamış ve geçmişte bitmiştir. Basit Geçmiş Zamana Örnekler – Examples of the Simple Past Tense Aşağıdaki örneklerde basit geçmiş zaman yapıları koyu ile yazılarak belirtilmiştir, inceleyiniz. The Globe Theatre burned down on this day in 1613. Globe Tiyatrosu 1613’te bugün yandı. They celebrated their anniversary by flying to Oslo. Yıldönümlerini Oslo’ya giderek kutladılar. Basit geçmiş zamanın olumsuz yapısını did not’ + fiilin yalın hali’ olarak kurallaştırabiliriz. Aşağıdaki örneklerde bu yapı koyu ile yazılarak belirtilmiştir. The Globe Theatre did not burn down on this day in 1613. Globe Tiyatrosu 1613’te bugün yanmadı. They did not celebrate their anniversary by flying to Oslo. Yıldönümlerini Oslo’ya giderek kutlamadılar. Soru yapısı ise aşağıdaki gibidir. Did the Globe Theatre burn down on this day in 1613. Globe Tiyatrosu 1613’te bugün mü yandı? Did they celebrate their anniversary by flying to Oslo? Yıldönümlerini Oslo’ya giderek mi kutladılar? Basit Geçmiş Zamanı Anlamak Aşağıda basit geçmiş zamanın daha iyi anlaşılmasına yönelik hazırlanmış bir grafiğe yer verilmiştir, inceleyiniz. Zaman İfadeleri ile Basit Geçmiş Zaman – The Simple Past Tense with Time Expressions Basit geçmiş zaman genellikle eylemin ne zaman gerçekleştiğini ve ne kadar sürdüğünü belirten zaman ifadeleri ile birlikte kullanılır. Örnekler aşağıdadır. Eylemin ne zaman gerçekleştiğine dair zaman ifadeleri ile; On this day in 1613, The Globe Theatre burned down. Bu örnekteki on this day in 1613’ ifadesi eylemin ne zaman gerçekleştiğini ifade etmektedir. Basit geçmiş zamanla birlikte kullanılan diğer zaman ifadeleri ise yesterday, last year, before lunch’ gibi ifadelerdir. Yukarıdaki örnekte olduğu gibi eğer zaman ifadeleri cümle başında yer alırsa virgül kullanmak okuyucuya kolaylık sağlayabilir. Ancak zaman ifadesi sonda olursa virgül kullanmaya gerek yoktur, örneğin; The Globe Theatre burned down on this day in 1613. Globe Tiyatrosu 1613’te bugün yandı. Eylemin ne kadar sürdüğüne dair zaman ifadeleri ile; His son hid under the bed for two hours. Oğlu yatağın altında iki saat boyunca saklandı. Bu örnekte de görülebileceği üzere süre belirten zaman ifadelerinden önce genellikle for’ kullanılır. Diğer Geçmiş Zamanlar – The Other Past Tenses Dört geniş zamandan biri olan basit geçmiş zaman dışındaki geçmiş zamanlara aşağıdaki tabloda yer verilmiştir. İngilizce öğrenenler için simple past tense ingilizce basit geçmiş zaman da yazılmış kısa bir hikaye ve bu hikayenin past hali kullanılmış fiillerin yalın halleri Not Aşağıda “ ” içerisinde past hali kullanılan tenslerin 1. halleri yalın halleri verilmiştir. Ayrıca Simple Past hali kullanılan fiiler koyu renkle vurgulanmıştır. Incredibble Sunday- İnanılmaz pazaringilizce Simple Past tense Hikaye Last sunday I was be at home, sleeping in front of the television, when I heard hear a strange noise .I woke wake up and ran run to the window. Geçen pazar, evdeydim televizyonun önünde uyuyordum. Tuhaf bir ses duyduğumda uyandım ve pencereye koştum. Can you guess what I saw see in the garden? A flying-saucer! –Bahçede ne gördüğümü tahmin edebilirmisiniz? Bir uçan daire! I thought think I was dreaming, so I went go to the bathroom and I had have a shower and forgot forget about the flying-saucer. –Rüya gördüğümü sandım, bu yüzden duş almaya gittim ve uçan daireyi unuttum. Suddenly something struck strike the front door. Aniden birşey ön kapıya bit afraid, I took take a my fathers’ big umbrella , walked walk towards the door and opened open Biraz korkmuş halde babamın büyük şemsiyesini aldım kapıya doğru yürüdüm ve kapıyı açtım. Two aliens were be there, smiling and jumping. They said say Could we have a cup of tea, please?- İki tane uzaylı kapıdaydı gülümseyerek ve sıçrayarak. Bize kahve veya çay verirmisiniz dediler? I burst burst into laughter and asked ask them to come into the Gülmekten patladım ve onları içeri davet ettim. I put put some water on the stove and gave give them some Sobanın üzerine biraz su koydum ve onlara bisküvi verdim They ate eat the biscuits and they went goaway. They did not wait for tea or coffie- Bisküvileri yediler ve gittiler. Çay yada kahve için beklemediler. It was be an incredible Sunday for me- O benim için inanılmaz bir pazardı. SWALLOW AND SPARROW Swallow and sparrow became close friends They started walking around in together Other swallows said nothing at the beginning about this circumstance However, the things changed when the swallow started bringing the sparrow to its nest Nest of the swallow was under the eaves of an empty wooden house and there were many nests of swallow next to it Going there from and thereto made swallows disturbed Swallows held a meeting and they appointed a spokesman This spokesman told about this circumstance with it in a suitable time and said it not to bring this sparrow to its nest Although the swallow showed some obstinacy, it finally was obliged to obey by this requirement One night the sparrow suddenly wakened while it was sleeping Tree on which it built up its nest among its branches was swinging It flied away and had a look-see round the environment Thereupon, it recognised that it was an earthquake Its close friend, the swallow, came to its mind It arrived at its nest and it weakened its close friend It said the swallow to weaken other swallows and the wooden house may be fallen onto the ground The swallow fulfilled what it said Once the last swallow flied away there, the wooden house was fallen onto the ground Later, swallows set up new nests under eaves of another house and they did make no rejection for the sparrow to go from and to the nest of the swallow for the reason that they were owed their life to it KIRLANGIÇ ÝLE SERÇE Kýrlangýç ile serçe dost olmuþlar Birlikte gezip dolaþmaya baþlamýþlar Dier kýrlangýçlar önceleri bu duruma ses çýkarmamýþlar Fakat kýrlangýç serçeyi yuvasýna getirmeye baþlayýnca iþler deiþmiþ Kýrlangýcýn yuvasý ahþap, boþ bir evin saçak altýndaymýþ ve burada pek çok kýrlangýç yuvasý varmýþ Serçenin gelip gitmesi, kýrlangýçlarý rahatsýz etmiþ Kýrlangýçlar toplanýp bir sözcü seçmiþler Sözcü uygun bir zamanda kýrlangýca konuyu açmýþ ve serçeyi yuvasýna getirmemesini söylemiþ Kýrlangýç biraz direttiyse de sonunda genel istee boyun emek zorunda kalmýþ Bir gece serçe yuvasýnda uyurken aniden uyanmýþ Dallarý arasýna yuva kurduu aaç sallanýyormuþ Uçup çevreyi þöyle bir kolaçan etmiþ O zaman bunun bir yer sarsýntýsý olduunu anlamýþ Aklýna dostu kýrlangýç gelmiþ Kýrlangýcýn yuvasýna gitmiþ, onu uyandýrmýþ Kýrlangýca dier kýrlangýçlarý uyandýrmasýný, ahþap evin sarsýntýdan yýkýlabileceini söylemiþ Kýrlangýç söyleneni yapmýþ Son kýrlangýç da kaçýnca ahþap ev yýkýlmýþ Daha sonra kýrlangýçlar baþka bir evin saçak altýna yeni yuvalar yapmýþlar ve yaþamlarýný borçlu olduklarý dost serçenin kýrlangýcýn yuvasýna gelip gitmesine karþý çýkmamýþlar Written by Serdar Yýldýrým POOR AHMET Ahmet’s mother and father were poor They were living in a small house with only one room Since his father’s lungs were ill, he compulsorily retired Ahmet finished primary school in difficulty by selling pretzel out of school time Later by the help of his neighbour he started to work in a restaurant to do the washing up Ahmet had taken the first step to realize his dreams He had met the wonderful meals which he formerly used to see behind the restaurant windows Now he had full three courses a day He had kept Uncle Veli, who was cooking in the restaurant, observing He would learn cooking from him and he would be a cook himself, too but Ahmet would work not in somebody else’s restaurant but in his own one Ahmet opened a restaurant in the city centre after he had done his military service Because his meals were very delicious, the restaurant was full of customers He was earning well Sometimes poor people used to come to the restaurant and eat free meal The waiters working in the restaurant and the customers couldn’t find any sense of Ahmet’s going and leaving two plates of meals to an empty table during lunch times How would they know that they were Ahmet’s present to his mother and father, whom the poverty had finished years ago? They also wouldn’t be able to hear that while putting the plates on the table Ahmet was murmuring “you aren’t going stay hungry any more from now on mummy and daddy Have your meals and get yourself very full” Written by Serdar YILDIRIM FAKÝR AHMET Annesi, babasý fakirdi Ahmet’in Tek göz odalý bir gecekonduda oturuyorlardý Babasýnýn cierleri hasta olduundan zorunlu emekliye ayrýlmýþtý Ahmet okul olmadýý zamanlar simit satarak zorlukla ilkokulu bitirdi Daha sonra komþusunun yardýmýyla bir lokantaya bulaþýkçý olarak girdi Ahmet hayalini gerçekleþtirmek için ilk adýmýný atmýþtý Eskiden lokantalarýn camlarý arkasýnda gördüü o güzelim yemeklere kavuþmuþtu Artýk günde üç öün karný doyuyordu Lokantada yemek piþiren Veli dayýyý göz hapsine almýþtý Ondan yemek yapmayý örenecek ve kendi de bir aþçý olacaktý ama Ahmet baþkasýnýn lokantasýnda deil kendi lokantasýnda görevini yerine getirecekti Ahmet askerden geldikten sonra þehrin mevki yerinde lokanta açtý Yaptýý yemekler çok lezzetli olduu için lokanta müþterilerle dolup taþýyordu Kazancý yerindeydi Ara sýra muhtaç insanlar lokantaya gelirdi ve bedava yemek yerlerdi Lokantada çalýþan garsonlar ve müþteriler Ahmet’in öle vakitleri boþ bir masaya giderek masanýn üstüne iki tabak yemek býrakmasýna bir anlam veremezlerdi Onlar ne bileceklerdi yýllar önce sefaletin bitirdii anne ve babasýna Ahmet’in armaanýný Hem onlar duyamazlardý ki, tabaklarý masanýn üstüne býrakýrken Ahmet’in “ Bundan sonra aç kalmayacaksýnýz anneciim ve babacýým Alýn yemeklerinizi karnýnýzý bir güzel doyurun “ diye mýrýldandýýný Son düzenleyen Safi; 31 Mart 2016 0522 14 dakikalık okuma İngilizce kısa hikayeler okuyarak reading kabiliyetini geliştirebilirsin. İngilizceyi ileri seviyede öğrenmek istiyorsan, bol pratik ve alıştırma yapman gerekiyor. Kısa İngilizce hikayeler okumak da bu alıştırmalardan biri. İngilizceyi akıcı şekilde kullanmak istiyorsan, bu dilin dil bilgisi kurallarını öğrenmen ve kelime dağarcığını her zaman geliştirmen çok önemli. İngilizce kısa metinler okurken bilmediğin kelimelerde sözlüğe bakarak yeni kelimeler öğrenebilirsin. Bu kelimeleri unutmamak için birkaç kez tekrar etmeni ve mümkünse bir yere yazmanı tavsiye ediyoruz. İngilizce seviyelere göre hazırlanmış İngilizce kısa hikayelerle bu dilde ne kadar geliştiğini gözlemleyebilirsin. Biz bu yazımızda daha çok A2 ve B2 seviyelerindeki İngilizce kısa hikayelere yer verdik. Yani temel ve orta seviye İngilizceye sahipsen, bu İngilizce kısa hikayeleri anlayabilmen gerekiyor. Bilgilerini kontrol edersin diye İngilizce Türkçe hikayeler olarak çevirdik! Türkçe İngilizce Kısa Hikayeler King Midas and The Golden Touch – Altın Dokunuş There once was a king named Midas who did a good deed for a Satyr. And he was then granted a wish by Dionysus, the god of wine. Bir zamanlar bir satire* iyilik yapmış Midas adında bir kral varmış. Daha sonra bu kral şarap tanrısı Dionysus tarafından bir dilekle ödüllendirilmiş. satir* Antik yunan mitolojisinde bir yaratık For his wish, Midas asked that whatever he touched would turn to gold. Despite Dionysus’ efforts to prevent it, Midas pleaded that this was a fantastic wish, and so, it was bestowed. Dileği için, Midas dokunduğu her şeyin altına dönüşmesini istemiş. Dionysos’un itirazlarına rağmen, Midas bunun harika bir dilek olduğunu savunmuş ve böylece dilek verilmiş. Excited about his newly-earned powers, Midas started touching all kinds of things, turning each item into pure gold. Yeni kazandığı yeteneklerle heyacanlanmış Midas, her türlü eşyaya dokunmaya, her bir eşyayı saf altına dönüştürmeye başlamış. But soon, Midas became hungry. As he picked up a piece of food, he found he couldn’t eat it. It had turned to gold in his hand. Ama çok geçmeden Midas acıkmış. Bir parça yiyeceği aldığı anda onu yiyemeyeceğini fark etmiş. Yiyecek elindeyken altına dönüşmüş. Hungry, Midas groaned, “I’ll starve! Perhaps this was not such an excellent wish after all!” Aç Midas sızlanmış, “Açlıktan öleceğim! Belki de bu o kadar da mükemmel bir dilek değildi!” Seeing his dismay, Midas’ beloved daughter threw her arms around him to comfort him, and she, too, turned to gold. “The golden touch is no blessing,” Midas cried. Midas’ın umutsuzluğunu gören sevgili kızı, onu teselli etmek için kollarını ona dolamış ve o da altına dönüşmüş. Midas, “Altın dokunuş bir lütuf değil!” diye ağlamış. Kral Midas’ın hikayesi sona erdi. Bu İngilizce kısa hikayede hangi kelimeleri bilmiyordun? Şimdi onları not etme ve çalışma zamanı. İngilizce öğrenirken tam desteğe ihtiyaç duyuyorsan, en iyi online İngilizce kursu Open English’te seni bekliyoruz. İngilizce Türkçe Kısa Hikayeler A Wise Old Owl – Bilge Yaşlı Baykuş There was an old owl who lived in an oak tree. Every day, he observed incidents that occurred around him. Bir meşe ağacında yaşayan yaşlı bir baykuş varmış. Her gün, çevresinde gerçekleşen olayları gözlemlermiş. Yesterday, he watched as a young boy helped an old man carry a heavy basket. Today, he saw a young girl shouting at her mother. The more he saw, the less he spoke. Dün, genç bir erkek çocuğun ağır bir sepet taşıyan yaşlı adama yardım ettiğini izledi. Bugün, annesine bağıran genç bir kız gördü. Ne kadar çok gördükçe, o kadar az konuşurdu. As the days went on, he spoke less but heard more. The old owl heard people talking and telling stories. Günler geçtikçe daha az konuştu fakat daha çok dinledi. Yaşlı baykuş, insanları konuşurken ve hikayeler anlatırken dinledi. He heard a woman saying an elephant jumped over a fence. He heard a man saying that he had never made a mistake. Bir filin çit üzerinden atladığını anlatan bir kadını dinledi. Asla yanlış yapmadığını söyleyen bir adamı dinledi. The old owl had seen and heard what happened to people. There were some who became better, some who became worse. But the old owl in the tree had become wiser, each and every day. Yaşlı baykuş insanların başına gelenleri görmüş ve dinlemişti. Bazıları daha iyiye, bazıları daha kötüye gitmişti. Fakat ağaçtaki yaşlı baykuş her geçen gün daha da bilgeleşmişti. Yaşlı bilge baykuşun hikayesi sona erdi. Bu İngilizce kısa hikayede hangi kelimeleri bilmiyordun? Şimdi onları not etme ve çalışma zamanı. Hızlıca İngilizce öğrenmek istiyorsan, Open English iletişim formunu şimdi doldur! Türkçe İngilizce Kısa Hikayeler Elephant and Friends – Fil ve Arkadaşları A lone elephant walked through the forest, looking for friends. She soon saw a monkey and asked, Can we be friends, monkey?’ Yalnız bir fil, ormanda arkadaş bulmak için yürümüş. Kısa bir süre sonra bir maymun görmüş ve “Maymun, arkadaş olabilir miyiz?” diye sormuş. The monkey quickly replied, You are big and can’t swing on trees as I do, so I cannot be your friend.’ Maymun çabucak cevaplamış, “Sen irisin ve ağaçların üzerinde benim gibi sallanamazsın, bu yüzden senin arkadaşın olamam.” Defeated, the elephant continued to search when it stumbled across a rabbit. She asked him, Can we be friends, rabbit?’ Hayal kırıklığına uğrayan fil, bir tavşana rastladığında aramaya devam ediyormuş. Tavşana sormuş, “Tavşan, arkadaş olabilir miyiz?” The rabbit looked at the elephant and replied, “You are too big to fit inside my burrow. You cannot be my friend.” Tavşan file bakmış ve cevaplamış. “Oyuğuma sığmayacak kadar büyüksün. Sen benim arkadaşım olamazsın.” Then, the elephant continued to search until she met a frog. She asked, “Will you be my friend, frog?” Ardından, fil bir kurbağayla karşılaşana kadar aramaya devam etmiş. “Kurbağa, arkadaşım olur musun?” diye sormuş. The frog replied, “You are too big and heavy; you cannot jump like me. I am sorry, but you can’t be my friend.” Kurbağa cevaplamış. “Sen çok büyük ve ağırsın; benim gibi zıplayamazsın. Üzgünüm ama benim arkadaşım olamazsın.” The elephant continued to ask the animals she met on her way, but always received the same reply. The following day, the elephant saw all the forest animals run in fear. She stopped a bear to ask what was happening and was told the tiger was attacking all the small animals. Fil, yolunda karşılaştığı hayvanlara sormaya devam etmiş, fakat her zaman benzer cevabı almış. Ertesi gün, fil orman hayvanlarının korkuyla kaçtığını görmüş. Ne olduğunu sornak için bir ayıyı durdurmuş ve ona bir kaplanın tüm küçük hayvanlara saldırdığı söylenmiş. The elephant wanted to save the other animals, so she went to the tiger and said, “Please, sir, leave my friends alone. Do not eat them.” Fil diğer hayvanları kurtarmak istemiş, bu nedenle kaplana gitmiş ve “Lütfen efendim, arkadaşlarımı rahat bırakın, onları yemeyin.” demiş. The tiger didn’t listen. He merely told the elephant to mind her own business. Kaplan dinlememiş. File sadece kendi işine bakmasını söylemiş. Seeing no other way, the elephant kicked the tiger and scared him away. Upon hearing of the brave tale, the other animals agreed, “You are just the right size to be our friend.” Başka bir yol göremeyen fil, kaplanı tekmeleyerek kaçırmış. Bu cesur hikayeyi duyan diğer hayvanlar, “Arkadaşımız olmak için tam doğru büyüklüktesin.” demişler. Fil ve arkadaşlarının hikayesi sona erdi. Bu İngilizce kısa hikayede hangi kelimeleri bilmiyordun? Şimdi onları not etme ve çalışma zamanı. Fil ve arkadaşları oldukça eski anonim bir hikaye. Bu nedenle Past Tense kullanımında “-mişli geçmiş zaman” olarak çeviri yaptık. İngilizcede Türkçedeki gibi “öğrenilen geçmiş zaman -miş” ayırımı olmadığı için çeviri yaparken içeriğin türüne göre karar veriyoruz. Doğal olarak masalsı anlatımlarda “-mişli geçmiş zaman” çevirisi yapabiliyoruz. Şimdi sırada yeni bir İngilizce kısa hikayemiz var. Kısa İngilizce Hikayeler Controlling Anger – Öfke Kontrolü Once, there was a young boy. This boy had problems controlling his anger. When he got angry, he would say the first thing that came to mind, even if it affected people. Bir zamanlar genç bir erkek çocuk varmış. Bu çocuk öfkesini kontrol etmede sorun yaşıyormuş. Sinirlendiğinde, insanları etkilese bile aklına gelen ilk şeyi söylermiş. One day, his father gifted him a hammer and a bundle of nails, then said, “Whenever you get mad, hammer a nail into the backyard fence.” Bir gün, babası ona bir çekiç ve bir paket çivi hediye etmiş, sonra “Ne zaman sinirlenirsen, arka bahçenin çitine bir çivi çak.” demiş. In the first days, the boy used up half of the nails. Over the next weeks, he used up fewer nails, until his temper was under control. Then, his father asked the young boy to remove a nail for each day he didn’t lose his temper. İlk günlerde, çocuk çivilerin yarısını kullanmış. Sonraki haftalarda, öfkesini kontrol altına aldıkça daha az çivi kulllanmış. Ardından, babası genç çocuktan öfkelenmediği her gün için bir çiviyi sökmesini istemiş. On the day when the boy removed his last nail, his father told him, “You have done good, boy. But, can you see the holes in the fence? The fence is never going to be the same. Likewise, when you say mean things in anger, you’ll leave a scar.” Çocuğun son çiviyi söktüğü gün, babası ona “İyi yaptın, oğlum. Fakat çitteki delikleri görebiliyor musun? Çit asla eskisi gibi olmayacak. Aynı şekilde öfkeyle kötü şeyler söylediğinde, yara izi bırakacaksın.” Öfke Kontrolü isimli Türkçe İngilizce hikayemiz sona erdi. Bu hikayede hangi kelimeleri ve zaman çekimlerini bilmiyordun? Şimdi onları öğrenme ve pratik yapma zamanı! İngilizce Kısa Hikayeler The Miser and His Gold – Cimri ve Altını There once was an old miser who lived in a house with a garden. The old miser used to hide all his gold coins under stones in his garden. Bir zamanlar bahçeli bir evde yaşayan yaşlı bir cimri varmış. Yaşlı cimri tüm altın paralarını bahçesindeki taşların altına saklarmış. Every night, before he went to bed, the miser went out into his garden to count his coins. He continued the same routine every day, but he never spent a single, golden coin. Her gece yatağa gitmeden önce, cimri paralarını saymak için bahçesine çıkarmış. Her gün aynı rutine devam etmiş ama asla tek bir altın para harcamamış. One day, a thief saw the old miser hiding his coins. Once the old miser went back into his house, the thief went to the hiding place and took all the gold. Bir gün, bir hırsız yaşlı cimrinin paralarını sakladığını görmüş. Yaşlı cimri evine geri döndüğünde, hırsız saklama yerine gitmiş ve tüm altınları almış. The following day, as the old man came out to count his coins, he found they were gone and started wailing loudly. His neighbor heard the cries and came running, asking what had happened. Upon learning what had occurred, the neighbor asked, “Why didn’t you just save the money inside your house where it would’ve been safe?” Ertesi gün, yaşlı adam paralarını saymak için dışarı çıktığında, paralarının gittiğini fark etmiş ve yüksek sesle ağlamaya başlamış. Ağlamasını duyan komşusu koşarak gemiş ve ne olduğunu sormuş. Neler olduğunu öğrenen komşu, “Neden paranı evinde, daha güvende olacağı yerde saklamadın?” diye sormuş. The neighbor continued, “Having it inside the house would make it easier to access when you need to buy something.” “Buy something?” answered the miser, “I was never going to spend my gold.” Komşu devam etmiş, “Evin içinde olması bir şeyler alman gerektiğinde erişmeni de kolaylaştırırdı.” “Bir şeyler almak?” diye yanıtladı cimri, “Altınlarımı asla harcamayacaktım.” When hearing this, the neighbor picked up a stone and threw it. Then, he said, “If that’s the case, then save the stone. It’s as worthless as the gold you’ve lost.” Bunu duyan komşu yerden bir taş alıp fırlatmış. Ardından, “ Eğer durum buysa, o zaman taşı biriktir. Kaybettiğin altın kadar değersiz.” demiş. Öfke kontrolü isimli kısa İngilizce hikayemiz sona erdi. İngilizce Türkçe hikayeler İngilizceni geliştirmek için harika bir yol. Daha fazlasını istersen, Open English İngilizce öğrenme platformuna şimdi kaydol! Kısa İngilizce Hikayeler The Boy Who Cried Wolf – Kurt Diye Ağlayan Erkek Çocuk Yalancı Çoban Once, there was a boy who became bored when he watched over the village sheep grazing on the hillside. To entertain himself, he sang out, “Wolf! Wolf! The wolf is chasing the sheep!” Bir zamanlar, tepede otlayan koyunlara bakarken canı sıkılan bir erkek çocuk varmış. Kendini eğlendirmek için “Kurt! Kurt! Kurt koyunu kovalıyor!” diye bağırmış. When the villagers heard the cry, they came running up the hill to drive the wolf away. But, when they arrived, they saw no wolf. The boy was amused when seeing their angry faces. Köylüler çığlığı duyunca kurdu kovmak için tepeye gelmiş. Fakat vardıklarında kurt görmemişler. Erkek çocuk onların sinirli suratlarıyla eğlenmiş. “Don’t scream wolf, boy,” warned the villagers, “when there is no wolf!” They angrily went back down the hill. “Kurt diye bağırma, çocuk!” diye uyardı köylüler, “Kurt yokken!”. Sinirli bir şekilde tepeden geri aşağı indiler. Later, the shepherd boy cried out once again, “Wolf! Wolf! The wolf is chasing the sheep!” To his amusement, he looked on as the villagers came running up the hill to scare the wolf away. Daha sonra, çoban çocuk bir kez daha bağırmış, “Kurt! Kurt! Kurt koyunu kovalıyor!” Eğlence için, köylüler kurdu korkutmak için tepeye doğru koşarken onları izledi. As they saw there was no wolf, they said strictly, “Save your frightened cry for when there really is a wolf! Don’t cry wolf’ when there is no wolf!” But the boy grinned at their words while they walked grumbling down the hill once more. Kurt olmadığını gördükleri anda, sert bir şekilde “Korku dolu çığlığını gerçekten bir kurt olması için sakla! Kurt yokken kurt’ diye haykırma!” dediler. Fakat onlar sinirle tepeden tekrar aşağı inerken çocuk onların sözlerine sırıttı. Later, the boy saw a real wolf sneaking around his flock. Alarmed, he jumped on his feet and cried out as loud as he could, “Wolf! Wolf!” But the villagers thought he was fooling them again, and so they didn’t come to help. Daha sonra, çocuk sürüsünün etrafında gizlice dolaşan gerçek bir kurt gördü. Panikle ayağa fırladı ve yapabildiği en yüksek sesle bağırdı, “Kurt! Kurt!”. Fakat köylüler onun yine dalga geçtiğini sandılar ve yardıma gelmediler. At sunset, the villagers went looking for the boy who hadn’t returned with their sheep. When they went up the hill, they found him weeping. Gün batarken, köylüler koyunlarını geri getirmemiş olan çocuğa bakmaya gittiler. Tepeye çıktıklarında, onu ağlarken buldular. “There really was a wolf here! The flock is gone! I cried out, Wolf!’ but you didn’t come,” he wailed. “Gerçekten bir kurt vardı! Tüm sürü gitti! Kurt diye çığlık attım ama siz gelmediniz.” diye ağladı. An old man went to comfort the boy. As he put his arm around him, he said, “Nobody believes a liar, even when he is telling the truth!” Yaşlı bir adam çocuğu teselli etmiş. Kolunu omzunu atıp, “Kimse bir yalancıya inanmaz, doğruyu söylediği halde!” demiş. Yalancı çoban hikayesini hepimiz biliyoruz. Anonim hikayenin tarihi çok eski. Reading yeteneğini geliştirmen için harika bir İngilizce kısa hikaye. Şimdi bu hikayedeki bilmediğin kelimelere çalışma zamanı… Unutma, İngilizceni geliştirmenin en kolay yolu her fırsatta İngilizce kullanmaya çalışmak… Daha fazla okuma yapmak, interaktif videolarla çalışmak, telaffuzunu geliştirmek ve ana dili İngilizce olan eğitmenlerle canlı ders yapmak istersen; Open English’te bunların hepsi seni bekliyoruz!

geçmiş zaman ile ilgili ingilizce hikayeler