gdo lu ürünler ile ilgili sloganlar

(9) GDO lu ürünler, izin verilen amaçlar dışında kullanılamaz. (10) Gen sahibi, GDO ve ürünleriyle ilgili olarak yeni bir risk ya da risk şüphesini öğrendiği takdirde durumu derhal Bakanlığa rapor etmek ve tedbir almakla yükümlüdür. GDOlu ürünler ve akademi ve medya: Oğlum bak git Biyoteknoloji konusunda yapılan çalışmaların sadece gıda veya tarım ile sınırlı olmadığını en başta söylemek gerekli GDO’lu besinlerin olası faydaları şöyle sıralanabilir: Besinlerin kalitesinin ve sağlığa yönelik faydalarının artırılması. Meyve ve sebzelerin raf ömrünün artırılması. Bitkisel ve hayvansal ürün veriminin artırılması. Yenilebilir aşı ve ilaç üretimi. İnsan hastalıklarının tedavisinde ve organ naklinde Les Sites De Rencontre Gratuit Pour Mariage. Eylem Türk'ün haberi 1- GDO’lu ürünler niçin üretiliyor? 2- İnsan ve hayvan sağlığına zararı ya da zararsızlığı konusunda somut bilgiler, bulgular var mıdır? 3- Bitki sağlığına etkileri bakımından bilimsel bulgular, bilgiler var mıdır? 4- Karşı veya taraf olanların gerekçesi nedir? 5- Hibrit ürünle, GDO’lu ürün arasındaki fark nedir? 6- Türkiye’de çıkarılan yönetmelik ne getirecek? 7- Yönetmelik binde 9 sınırı getiriyor. Bu ne demektir? Bir bisküvinin ağırlığının ya da çikolatanın binde 9’u mu demektir? 8- GDO’lu ürün üreten ve para kazanan ülkeler var, alıcı, ödeyici ülkeler var... Bu konu üzerine bir sömürü’ seylemi kuruluyor. Bu konuda görüşünüz nedir? 9- Türkiye’ye yönetmelik öncesi, GDO’lu ürün girdi mi? Girdiyse ne kadar? 10- GDO’lu üretim her üründe olabilir mi? 11- Cartagena sözleşmesi ne getiriyor? İmzalanması zorunlu mudur, imzalamayana yaptırım öngörüyor mu? 12- Tarım Bakanlığı biz tohumda hiç izin vermiyoruz’ diyor. Bu ileri bir adım mıdır? 13- Sağlık sorunlarına yol açması olasıysa, bunun somut bulgularına kaç yılda ulaşmak mümkün olabilir? 14- GDO’lu ürün tüketimini belli bir sınırda tutmak mantıklı bir tedbir olabilir mi? PROF. DR. TAYFUN ÖZKAYA Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Tarım ve Ekonomisi Bölümü, Tarım Politikası ve Yayım Anabilim Dalı öğretim üyesi- Tarım Ekonomisi Derneği Başkanı - Ege Üniversitesi Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü - GDO Karşıtları Platformu’nun destekçisi. Deneylerde kısırlaştırdı 1- İddia daha az ilaç kullanılacağı, verim artışı olacağıdır. Gerçek tam tersidir. GDO uygulamaların yüzde 85’i ot öldürücülere herbisit karşı bitkilere dayanıklılık kazandırılması ile ilgili. Oysaki GDO’lu bitkilerin üretildiği ülkelerde ilaç kullanımı roket gibi arttı. Arjantin’de glyphosate kullanımı 14 kat arttı. Verim artışı iddiası da doğru değildir. Hindistan’da GDO pamuk dönüm başına 370 kilogram verim vaat etmişti. Ortalama verim 50 kilo oldu. 2- İnsanlarda alerjilere yol açtığı doğrudan izlenmektedir. Hayvan deneyleri çok olumsuzdur. İskoçya Rowett Enstitüsü’nde GDO’lu patatesle beslenen farelerin tümünün iç organlarında küçülme, bağışıklık sistemlerinde çökme, kan yapılarında bozulma görüldü. Rusya Bilim Akademisi’nde farelerin yavrularının yüzde 55,6’sı doğumdan üç hafta içinde öldü. Avusturya Tarım ve Sağlık Bakanlığı’nın finansmanı ile Viyana Üniversitesinin geçen yıl yaptığı bir çalışmada ise GD gıdalarla beslenen farelerin 34 nesil sonra büyük ölçüde üreme yeteneklerini kaybettikleri belirlendi. 3- GDO Biyoçeşitliliğe tehdit oluşturmaktadır. İngiltere’de 2007 yılında GDO kolzadan yabani akrabası olan yabani hardala gen geçişi ispatlanmıştır. GDO yerli gen kaynaklarını zamanla ortadan kaldıracaktır. Tehlike sadece insana değil çevreye de yöneliktir. Bir felakete yol açabilir. 4- Yaygın olarak GDO uygulaması olan pamuk, mısır, soya ve kolzada sonuçlar olumsuzdur. Şimdilerde GDO yandaşları hiç gerçekleşmemiş bazı olayları ileri sürerek GDO’ya prestij kazandırmak istemektedirler. Bunlardan biri, A vitamini içermesi nedeniyle Oluşturulma Tarihi Ekim 08, 2018 1833GDO nedir sorusunun yanıtı birçok vatandaş tarafından büyük bir merakla araştırılan ve sorgulanan konular arasında yer almaya devam ediyor. Genetiği değiştirilmiş organizma anlamına gelen GDO birçok besinde bulunuyor. Peki, GDO nedir? GDO'lu ürünler nelerdir?GDO'nun açılımı genetiği değiştirilmiş organizma’ anlamına gelmektedir. GDO bir canlının genetik özelliklerinin laboratuvar ortamında değiştirilmesiyle elde edilir. Bu şekilde gıdalar böcek gibi çeşitli canlılara karşı dirençli hale gelmektedir. Genetiği değiştirilmiş gıdaların tadı, kokusu, büyüklüğü, rengi GDOGDO'lu besin üretimi Türkiye'de yasaktır. Dolayısıyla Türkiye'de yerli üreticiler GDO’lu gıda üretmemektedir. Ülkemize bu ürünler yurt dışından aldığımız besinler ile GDO'nun durumuGDO'lu tarımsal üretim daha fazla verim, daha çok gelir düşüncesi hedeflenerek benimsenmiştir. Bu üretimin %50’lik kısmı ABD’de oluşmaktadır. Örneğin 1998 yılında GDO’lu üretim sonucu gıda miktarı 6 katına çıkmıştır. Son dönemlerde Avrupa Birliği ülkeleri arasında, Yunanistan, Avusturya, Macaristan, Polonya, Fransa, Almanya gibi ülkeler kimyasal maddeli bu gıdaları oluşturmayı bırakmıştır. İspanya’da halk yürüyüşleri olmuş ve bunun sonucunda GDO’lu besinlerin üretiminde %35’lik bir azalma ürünlerDünya genelinde çoğunlukla buğday, mısır, çilek, kiraz, domates, yer fıstığı, pirinç, patates, havuç gibi gıdalarda GDO bulunmaktadır. Hatta yem kullanımı sebebiyle bazı balık türlerinde de zararlarıGDO’nun zararları araştırıldığında gıdaları böcek gibi hayvanlardan korumak için kullanılan bu maddenin insanlar üzerinde de olumsuz etkileri olduğu tespit edilmiştir. Özellikle hamile kadınların kanında ve dolayısıyla fetüste GDO’ya rastlanmıştır. Bu besinler insan vücudunda tam parçalanamamaktadır. Alerjik hastalıkları olan kişiler üzerinde öldürücü etkileri bile görülmektedir. İnsanlarda hormonal sistemi bozmaktadır. Bazı hayvanlar üzerindeki olumsuz etkisi ekosisteme zarar vermektedir. Antibiyotik kullanımı sırasında antibiyotiklerin etkisinin görülmesini azaltmaktadır. Rüzgar ile doğal türlere karışarak biyolojik çeşitliliğe zarar vermektedir. Bitkideki zehir kökleriyle toprağa geçmektedir bu da çevre sorunlarına yol açmaktadır. Dolayısıyla şu ana kadar yapılan araştırmalardan anlaşıldığı üzere, GDO kullanımı hem doğa hem de canlılar üzerinde ciddi hasarlar bırakmaktadır. - 2011 Güncelleme - 2011 GDO nedir? ve GDO'lu ürünler nelerdi? Soruları, sağlıklı bir yaşam için yediklerine - içtiklerine özen gösterenler tarafından araştırılıyor. Peki; GDO nedir? GDO'lu ürünler nelerdir? İşte, GDO nedir? ve GDO'lu ürünler nelerdir? sorularının cevabı... Sağlıklı beslenme, hayatımızda her geçen gün daha da önemli bir rol oynuyor. Durum böyleyken yediklerimize – içtiklerimize de daha çok dikkat etmemiz gerekiyor. Sağlıklı beslenmenin yollarını arayanların en çok araştırdıkları konuların başında ise GDO'lu ürünler yer alıyor. Peki; GDO nedir? GDO'lu ürünler nelerdir? İşte cevabı... GDO NEDİR? Doğada kendi başına gerçekleşmeyen, sadece laboratuvar ortamında genetik değişiklik sonucu üretilen organizmalara "Genetiği Değiştirilmiş Organizma GDO" denir. Örneğin, mısıra bir bakteriden alınan genin yerleştirilmesi ancak laboratuvar ortamında ve insan eliyle gerçekleşir. GDO'LU ÜRÜNLER işte en yaygın kullanılan 5 GDO'lu ürün 1. Aspartam sentetik tatlandırıcı Teknik olarak yapay bir madde olmasına rağmen, aspartam 2 doğal amino asit kombinasyonu sonucunda oluşuyor. 2 farklı bakteri türü bu asitleri üretiyor ve bazı vakalarda bakterilerden biri mahsulü artırmak için değiştiriliyor. Peki, aspartam zararlı mı? Aspartam tek başına genetik malzeme içermiyor. Aspartamın insanlarda kansere yol açtığına dair onaylanmış bir bağ bulunmazken, aspartam verilen dişi laboratuar farelerinde yüksek oranda lenf kanseri ile lösemi görüldü. 2. Kanola yağı Kolza yağı olarak bilinen kanola yağı, en yoğun olarak kullanılan ürünlerden biridir. Batı Kanada'da kullanılan kanolanın yüzde 80'inin genetiği değiştirilmiştir. Bazı otkıranlara zararlı bitkileri yok etmek için kullanılan tarım ilacıkarşı direncini artırmak için kolzanın genetiği değiştiriliyor. Böylece daha kolay yabani ot kontrolü yapılıyor, daha az tarım ilacı kullanılıyor ve daha fazla ürün sağlanıyor. 3. Süt rBGH hormonu ineklerin daha fazla süt vermesine neden oluyor ve korkunç derecede mastit meme iltihabı'e yol açıyor. Bu hasta ineklerin devamlı doktor gözetimi altında olması gerekiyor ve antibiyotiklerle tedavi ediliyorlar. İnsanlarda kanser riskini artıran rBGH içeriyor. Dünya, rBGH enjekte edilen ineklerin sütünün güvenli olup olmadığı konusunda ikiye bölündü. Avrupa Birliği ve Avustralya'da bu hormon yasaklanmış olmasına rağmen, Amerika'da hormon yasal ve FDA'nın bu sütler hakkında herhangi bir şartı yok. 4. Soya Tüm ürünlerin içinde, soya en yoğun genetiği değiştirilen ürün. 2007 yılında, dünyanın yarısından fazlası genetiği değiştirilmiş bir ırk üretti. Soyanın genetiği çeşitli nedenlerden dolayı değiştiriliyor. En yaygın olanları, ürünün böceklere ve mantara karşı direncini artırmak, ürünü vitamin, yağ ve protein içeriği bakımından zenginleştirmektir. Böylece hayvan yemi olarak kullanılabiliyor. Soya aynı zamanda eczacılıkta kimyasal yapımında kullanılıyor. ABD'deki ürünlerde soya kullanılıyorsa, mutlaka etiketinde belirtiliyor ve bunlar genetiği değiştirilmiş soya oluyor. Bu sadece tofu ve soya sütü değil, soya ürünü bulunan yiyecekler ekmek, tahıl gevreği, dondurma ve çikolata de kullanılıyor. 5. Mısır ABD'nin her yerinde mısır kullanılıyor. Gerçekte, ABD dünyadaki en büyük mısır üreticisidir. 2000 yılında ABD Tarım Bakanlığı, ülkede yetiştirilen mısırın yüzde 25'inin genetik olarak değiştirildiğini tahmin ettiklerini söyledi. Mısır içeren ürünler ise salata sosları, margarin, un ve mısır şurubudur. Ancak, genetiği değiştirilmemiş tarlalardaki mısırlara yandaki arazilerden rüzgâr sonucunda GDO'lu mısır bulaşabiliyor. Bilim adamları etkilenen alanın çok büyük olabileceğini söylüyorlar. Son günlerde Biyogüvenlik Kurulunun, genetiği değiştirilmiş organizmalı GDO, transgenik – biyotek ürünler 8 genotipe ithalat için izin vermesi üzerine, medyada farklı başlıklar dolaşmaya başladı. Yazılı ve sanal ortamları “GDO’lu ürünlere izin çıktı”, “Türkiye GDO'lu ithal yemlerin işgali altında!” gibi, dünyadaki bilimsel, tarımsal ve ekonomik gelişmelere ters düşen sloganlar kapladı. Prof. Dr. Nazımi Açıkgöz Ne yazık ki, olayın diğer yüzünü öğrenmek isteyenlerin ulaşacağı herhangi bir habere, makaleye, bloğa, analize ulaşmak hiç de kolay değil. Gelin madalyonun o yüzüne bir göz atalım Dünyada GDOlu ürünlerde son gelişmeler 182 milyon hektar ekilişe sahip biyoteknolojik kültür bitkileri dünyada ekim yapılan alanların %12’sine ulaşmıştır. 28 ülkede ekilen 8 ürün 1996’dan 2013 yılına kadar her yıl 133 milyar dolarlık bir artı değer sağlamıştır. Bu, üretim masraflarını düşürerek ve birim alandan kaldırılan fazla üretimle gerçekleşmiştir. Pamukta bir sezonda onlarca ilaçlama yerine, birkaç ilaçlama; bir yılda buğday hasadını takiben yılın ikinci yarısında soya tarımına olanak verme gibi artılar sağlanmıştır. Bu nedenlerle transgenik ürünlerin maliyeti ve satışları, GDO’suz ürünlere oranla ortalama %30 daha ucuzdur. AB ve Türkiye neden GDO’lu ürün ithal etmek zorundadırlar? Hayvancılıkla ilgili kısa bilgi Ahır hayvancılığında saman gibi kaba yem dışında, özellikle protein içerikli kesif yem kullanılmaktadır. Her ülke, yem hammaddesini, ülke içinden veya dışından besicisine sunmak durumundadır. Yani, ülkede yeterince kesif yem üretilemiyorsa, piyasa koşullarına göre hammadde ithal etmek zorundadır. Türkiye ve bazı AB ülkeleri, gereksinimlerini %80’e varabilen oranda, ağırlıklı olarak soya ürünleri ithal ederek kapatmaktadır. Soya ihracatçısı ülkelerin soya üretimleri %90’nın üstünde GDO’ludur. Yukarıdaki çizelgeden de anlaşılabileceği gibi, 2014 yılı itibarı ile Brezilya’da toplam soya ekiminin %92’i, ABD’de %93’i, Paraguay’da %95’i ve Arjantin’de %100’ü transgeniktir. Ayrıca bu ürünlerin ucuzluğu nedeniyle -rekabet koşulları gereği- birçok ülke GDO’lu ürün ithal etmek durumundadırlar. GDO’lu ürünler sağlık açısından gerçekten riskli mi? ABD Ulusal Bilim Akademisi ve AB ülkelerinden bilim adamlarının yaptığı son yayınlar, EFSA AB Gıda Güvenliği Yetkili Birimi da, GDO’lu gıdaların “geleneksel gıdalar kadar güvenli” olduğunu belirtilmiştir. GDO’lu gıdaların güvenliği konusunda gerçek anlamda bir bilimsel ihtilaf yoktur. Bir zamanların çevre eylemcisi yazar Mark Lynas “On yıllık GDO araştırmalarımda tek bir soruna rastlamadım” itirafı, birçok müphem soruya açıklık getirmektedir. GDO’lu ürünler ve çevre Biyotek ürünlerin yarattığı ekonomik artı, maliyetlerinin düşürülmesi ve verim artışı ile gerçekleştirilmiştir. Daha az böcek ilacı kullanılmasıyla 28 milyon ton CO2 salınımı engellenmiştir ki bu, her yıl 12 milyon daha az aracın trafiğe çıkması demektir. Diğer taraftan, küresel ısınmada etken metan gazı salınımında %15 sorumlu olan çeltik tarımında biyoteknoloji büyük bir gelişme sağlamıştır. Kısa zamanda tescili beklenmeyen transgenik çeltik genotipleri metan salınımını adeta sıfırlamaktadır. Yüksek verimi ile GDO’lu ürünler, kısıtlı su ve enerji kaynaklarını, gübre, ilaç ve emeği etkin kullanmaktadır. Bütün bunlar, söz konusu ürünlerin çevreye katkısını sergilemektedir. Transgenikler bazı nedenlerle kaçınılmaz mı? İlginçtir, bazı tarımsal sorunların çözümünde klasik bitki ıslahı yetersiz kalmaktadır. Çünkü bazı türlerde tür içi gen kaynakları amaca destek verecek genlere sahip olmayabilmektedir. Nitekim onlarca yıllık araştırmaya rağmen, narenciye bölgesi Florida’da büyük tahribat yapan “Turunçgil yeşillenme hastalığına” dayanıklı bir genotip geliştiremezken, söz konusu hastalığın ötesinde “bakteriyel kanser ve yaprak lekesi hastalığına” da dayanıklı transgenik hatlar geliştirilmiştir. Kestane kanserine dayanıklı genotiplerde ise yabancı gen ise buğdaydan gelmektedir. Yarınlarda hangi transgenik bitkileri marketlerde göreceğiz? Son yıllarda, yalnız gıda yeterliliği için değil, çiftçisinin rekabetini düşünen ülkeler, kamusal desteklerle bitki ıslahına yatırım yaparken, tohum sektöründe pazar paylarını artırmak isteyen özel sektör de, yeni genotipleri geliştirme çabalarına hız vermiştir. Doğal olarak araştırmalar, yeni ve gelecek beklentisi yüksek konulara odaklanmıştır. Dünyada tescil için başvuruları yapılan bitkilerin listesine bir göz attığımızda, birçok farklı bitkide, verim dışında, lignin-protein-karbonhidrat-nikotin içerikleri değişmiş, meyve – çiçek renk alternatiflerinin pazarlarda görmek üzere olduğumuz kesin! Örneğin Yılda 5 metre boy atan okaliptüsler;Böceğe dayanıklı kavaklar;Virüse dayanıklı erikler;Hastalıklara dayanıklı kestane genotipleri gibi… Her GDO’lu ürüne evet diyebilir miyiz? GDO’lu ürünlerin serbest üretim ve ticareti yasalarla yürütülmektedir. Ülkeler sağlık, çevre açısından bilimsel tedbirleri almadığı müddetçe, transgenik bitkilerin tarımı, serbest bırakılmamalıdır. Türkiye’de transgenik buğday örneğinde olduğu gibi. Not Bu yazının özeti 519574” linkinde yayınlanmıştır. Aysel ALP/ANKARA Kimine göre 'frankeştayn' kimine göre 'mucize' kabul edilen GDO'lu ürün tartışması bitmiyor. İşte merak ettiğiniz sorular... Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı'nca hazırlanan ve 26 Ekim'de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren GDO Yönetmeliği neredeyse tüm sivil toplum kuruluşlarını ayağa kaldırmış bulunuyor. Tüketici örgütleri, sendikalar, bilim adamları uluslar arası tekellerin baskısıyla çıkarıldığını iddia ettikleri yönetmeliğin, Türkiye'nin toprağını, tarımını en önemlisi de gelecek nesillerini tehdit ettiğini ileri sürüyor. Türkiye'de mısır mı yetişmiyor yoksa pamuk mu; açlık sorunu mu var soruları birbiri ardına sıralanıyor. Tarım Bakanlığı ise iddiaların aksine yönetmeliğin büyük bir boşluğu doldurduğunu savunuyor. Şuanda GDO'lu ürünlere ilişkin bir kural bulunmadığını belirterek Biyogavenlik Yasası çıkana kadar, bu yönetmeliğin oluşan boşluğu dolduracağını GDO'lu ürünlerin ithalini, üretimini ve satışının kurallara bağlandığını belirtiyor. Sağlık-Sen Yönetmeliğin iptali için Danıştay'a başvururken, Tarım ve Köy İşleri Bakanı Mehdi Eker, "Yapmayın, bunun vebalini taşıyamazsınız" diyor. Peki ama mısır, soya, kolza,pamuk gibi bitkiler ve bunlardan üretilen yüzlerce üründe bulunan GDO nedir, nerede üretilir, hangi ürünlerde bulunur, kim neden karşı çıkıyor sorularının yanıtlarını araştırdık… GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMA GDO NEDİR? Biyoteknolojik yöntemlerle kendi türü dışındaki bir türden gen aktarılarak belirli özellikleri değiştirilen bitki-hayvan ya da mikroorganizmalara 'genetiği değiştirilmiş organizma' ya da 'transgenik' deniyor. GDO'LU ÜRÜNLER ÜZERİNE ÇALIŞMALARI KİM BAŞLATTI? ABD'li şirketler tarafından başlandı. Tarla denemelerine 1985'te; GDO'lu ürünlerin ticari anlamda ekimine ise 1996'da başlandı. HANGİ ÜRÜNLER GDO'LU? GDO'u bitkilerin yüzde 99'unu soya, mısır, kolza ve pamuk oluşturuyor. Bunların yanı sıra patates, domates, pirinç, buğday, balkabağı, ayçiçeği, yer fıstığı, bazı balık türleri, kasava ve papaya da GDO'lu olarak üretiliyor. Muz, ahududu, çilek, kiraz, ananas, biber, kavun ve karpuzda ise çalışmalar devam ediyor. Mısır ve soyadan üretilen yağ, un, nişasta, glikoz şrubu, sakkaroz, fruktoz içeren gıdalar günlük tüketim maddeleri arasında yer alıyor. Örneğin; Bisküvi, kraker, kaplamalı çerezler, pudingler, bitkisel yağlar, bebek mamaları, şekerlemeler, çikolata ve gofretler, hazır çorbalar, mısır ve soyayı yem olarak tüketen tavuk ve benzeri hayvansal gıdalar ile pamuk GDO'lu olma riski taşıyan gıdaların başında geliyor. Sadece mısırdan üretilen ve çeşitli gıdalarda "bileşen" veya katkı maddesi olarak kullanılan yan ürün sayısı 700'ü, soyadan üretilen türevlerinin sayısı ise 900'ü buluyor. Yani bu yan ürünleri içeriğinde kullanan her bir işlenmiş ürünün GDO'lu olma riski bulunuyor. HANGİ ÜLKELER ÜRETİYOR? Bugün tüm dünyada Türkiye yüzölçümüne yakın bir alanda GDO'lu ekim yapılıyor. Ekim alanlarının yüzde 99'u ABD, Arjantin, Kanada, Çin ve Brezilya'da bulunuyor. HANGİ AMAÇLA ÜRETİLİYOR? Tüm dünyada açlık sorununa çözüm bulmak amacıyla geliştirildiği savunuluyor. Verimliliği on kata kadar artırdığı, daha az ilaç ihtiyacı duyduğu, tarıma uygun olmayan alanlarda da üretime imkan tanıdığı için açlık ve yoksulluğu çare olduğu iddia ediliyor. SİVİL TOPLUM NEDEN KARŞI ÇIKIYOR? - Sağlık açısından riskli Alerji, antibiyotiklere direnç, toksin birikimi ve metabolizma değişiklikleri. Özellikle GDO kökenli yiyeceklerde; inek sütü, yumurta, balık, kabuklu deniz mahsulleri, soya, fıstık, buğdayda alerji saptanıyor. Soya alerjisi en çok rapor edilen allerji grubunu oluşturuyor. Kısacası, GDO'lu ürünlerden işlenmiş gıda ürünlerinin sofralarımıza ulaşması, halkımızı daha da ağırlaşan alerjik reaksiyon, antibiyotik dayanıklılık, toksik etki, artan doğum anormalleri ve kısırlık gibi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya bırakacak, deniyor. BİYOÇEŞİTLİLİK AZALIYOR…. Yerel bitki türleri, GDO'lu türlerle baş edemediği için yok oluyor. Zengin biyo çeşitliliğin yerini GDO'lu homojen ürünler alıyor. Normal ve organik tarımı tehdit ediyor. Ne kadar uzak alanda olursa olsun rüzgar ve arılar yoluyla organik ürünlere de bulaşıyor. GDO'lu tarım yapılan alanlardaki haşereleri yiyen kuşların türü tükeniyor. GDO'lu ekinler, tozlaşma yoluyla aynı türden akrabalarının da genlerini değiştirebiliyor. -Ülkeleri tohum ve ilaç şirketlerine bağımlı kılıyor… GDO'lu tohumlar kendini yeniden üretemiyor. Özelde çiftçi, genelde ise ülke o tohuma bağımlı hale geliyor. Ayrıca GDO'lu ekim alanlarında kullanılmak üzere geliştirilen kimyasal ilaçları üreten firmalar, GDO'lu tohum üreten firmalar tarafından alınıyor. Böylece tohumdaki şirket egemenliği tarımsal ilaç piyasası ile pekiştiriliyor. GDO'LU TOHUMLAR DÜNYAMIZA BIRAKILMIŞ BİRER SAATLİ BOMBADIR! İçlerinde BT toksini, örneğin mısırın içinde % 25 oranında bulunmaktadır. Bunlar toprağı zehirler. Bitki artıklarını parçalamaya kalkan toprak canlıları mikro organizmalar dahil bu bitkileri ısırınca zehirden etkilenir. Bu yolla toprak içinde yaşayan canlılar da zarar görür. Topraktaki canlıların zarar görmesiyle verimlilik düşer. TÜRKİYE'NİN İHTİYACI YOK… Mısır, soya, pamuk, kolza, patates, domates… bunlar Türkiye'nin hemen tüm ekolojik bölgelerinde üretilebiliyor. YA HAYVANSAL ÜRÜNLER? Hayvan yetiştiriciliğinde kullanılan ve genetik yöntemlerle elde edilen hormonlar felaketlere neden oluyor. BST veya bovin büyüme hormonu BGH hayvan yetiştiriciliğinde tüketiliyor. Kısa sürede bol paraya kavuşmayı arzulayan besiciler, hayvanlara aşırı kilo aldıran, yasa dışı ilaçlara yönelir. Hormon vazifesi gören Ralgro ve Synovex isimli ilaçlar, kiloyu yüzde 15-20 arası artırıyor. Ancak hormonlu eti yiyen kişilerin hormonal yapısı bozuluyor. Hormonlu et kısırlık, cinsel güç kaybı ve kalp hastalıklarına sebep oluyor. SİVİL TOPLUM NE İSTİYOR? Hammedde, işlenmiş ürün, hangi nitelikte olursa olsun ülkeye GDO'lu ürün girişi yasaklansın. GDO'lu tohumların kontrolsüz alanda ekimine izin verilmesin. Gümrüklerde, iç piyasada etkin bir denetim sistemi kurulsun. Etimizde, sütümüzde, yumurtamızda, beyaz etimizde, balığımızda GDO'lu ürün kullanılmasına ve bu yolla üretilmiş ürünlerin satılmasına izin verilmesin. TÜRKİYE'DE YASAK MI? Halen Türkiye'de genetiği değiştirilmiş tohumların üretilmesi, satılması ve kullanılması kanunen yasak. GDO'lu ürünlerle ilgili düzenleme Biyogüvenlik Yasası ile yapılacak. Tarım Bakanı Mehdi Eker, taslağın Bakanlar Kurulu gündeminde olduğunu belirtirken, bu yasa çıkana kadar yönetmeliğin önemli bir boşluğu doldurduğunu savunuyor. TARTIŞILAN YÖNETMELİK NE GETİRİYOR? -GDO'lu ürünlerin ithalatı, işlenmesi, ihracatı, kontrol ve denetimi kurallara bağlanıyor. -Yönetmelik hükümlerine aykırı olan GDO'lu gıda ve yemlerin işleme ve tüketim amacıyla ithali, piyasaya sürülmesi, tescili, ihracatı ve transit geçişleri yasaklanıyor. -GDO'lu ürünlerin, bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması yasaklanıyor. -İnsan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren GDO ve ürünlerinin ithalatı ve piyasaya sunulması yasak kapsamına giriyor. -Gıda veya yem, GDO'lardan biri ya da birkaçının toplamda % 0,9 oranında içeriyor ise, GDO'lu kabul ediliyor. Bu nedenle içinde yüzde üzerinde GDO bulunanlara "Bu ürün GDO'ludur" etiketi zorunluluğu getiriliyor. Ancak bu oranın altında ise etiket zorunluluğu bulunmuyor. -Gıda veya yemin % 0,5 ten fazla izin verilmeyen GDO içermesi halinde ithalatına, işlenmesine, nakline, dağıtımına ve satışına izin verilmiyor. -GDO' suz ürünlerin etiketinde ürünün GDO'suz olduğuna dair ifadeler bulunamaz. -GDO'lu ürünle ilgili risk değerlendirmesi Komiteler tarafından yapılıyor. Yayınlanma Tarihi 10 Kasım 2009 Salı, 1300

gdo lu ürünler ile ilgili sloganlar